Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Maalesef görmek nasip olmadı!

Hasta yatağında bir sağa bir sola döndü ama canı bir türlü rahat etmiyordu. Ne sırtındaki ağrılarını dindirebiliyor nede geçmiş günlerini unutabiliyordu. Yattığı yerden salonda oturan bakıcısına seslendi kendisine bir bardak su getirmesini istedi. Hizmetçi koşarak istediği suyu getirdi. Başını yastıktan kaldırdı. Bardağı dudaklarına yaklaştırdı. Besmelenin ardından üç yudumda suyu içti. Sonra teşekkür ederek bakıcısına gidebileceğini söyledi. Tekrar yatağına uzandı yorganını başına çekti. Gözlerini kapadı. Birden yıllar öncesine gitti. Güneşli bir Temmuz sabahında ilk oğlu Ömer dünyaya gelmişti. İşte çalışıyordu. O zamanlar gençti güçlüydü. Taşı sıksa suyunu çıkarır derler ya öyle işte. Haberi duyar duymaz bir solukta müdürün yanına vardı, heyecanlı heyecanlı izin isteyerek hastaneye koştu, eşi yatağında yatıyor kucağında bir bebek etrafında görevliler ve de kardeşi onunla ilgileniyor. Sevinçle içeri girdi kıpır kıpırdı oğlunu eline aldı kucakladı havaya kaldırdı nasılda sevinçli

Kurtuluş günü bugün

Tavuk çiftliğinde bulunan horozlar ve tavuklar bir türlü anlaşamazlar sürekli birbirleri ile itişip kalkışırlar dövüşürler hepsinin tek amacı çiftliğin kralı olmak, olmasına olacaklarda acaba önce kim başaracak bu büyük ve erişilmez hayali.. Horoz kanatlarını arkasından dolamış çiftlik içerisinde bir sağa bir sola dalgın dalgın yürürken kendi kendine düşünür hayal kurar ben bu çiftliğin kralıyım, kimse bana karşı çıkamaz, ben ne dersem ben ne yaparsam herkes uymak zorundadır:!.. İsteyen uymasın bakıyım nasılda onu çiftlikte kovalarım vallahi ona çiftliği dar ederim kanatlarını yolarım herkes beni dinleyecek ….. Hele de gözlerini yumup derinlere dalıp deriiiiin hayaller kurmaya başlayınca şöyle bir düşünür!..... salına salına çiftlikte dolaşıyor gelen geçen her horoz yada tavuk onun önünde kanatlarını çırparak selam veriyor, başını eğerek yanından geçiyor ne muhteşem manzara ne muhteşem manzara hayali, bu azizim, kral horozum ben kral horozum diye bağırarak hayalinden uyandı sağına sol

Hava çok soğuktu.

Hava çok soğuktu. Üşüyordu. Yalnızdı!.. En büyük üzüntüsü de yanında elinden tutacak bir dostunun bile olmamasıydı.. O her zaman insanların içinde olmaya, onlarla gülmeye eğlenmeye sohbet etmeye şakalaşmaya alışmıştı. Ama şimdi ne sohbet edebileceği ne derdini anlatabileceği nede yardımını isteyebileceği bir dostu kalmamıştı çevresinde. Hâlbuki yıllar öncesini düşünmüştü bir an sonra gözleri doldu yanakları buğulandı derin bir ah çekti ve şöyle yıllar öncesine gidiverdi birden… Bir gurup arkadaşıyla arabasının içinde şarkı söylüyor kahkahalar atıyor arabanın gaz pedalına alabildiğince yükleniyordu onun için her şey tozpembeydi… Dert mi?   sıkıntımı, şakamı ediyorsun, onlarda nereden çıktı…. Dert nereden çıkar şartların olumsuz oluşundan, şartlar nasıl olumsuz olur; para yoktur dost yoktur zaman yoktur ama onun için bunlar söz konusu dahi olamaz baksana yanında dostları maddi hiçbir sıkıntısı yok paramı oda neki; elinin kiri sadece "ne kadar lazım" demişti b